URMU GÖLÜ FACİASI IŞIĞINDA SÖMÜRGECİLİĞİNİN BÖLGEMİZDE YANSIMALARINA KISA BİR BAKIŞ…
Kendisini gelişmiş toplumlar olarak adlandıran, medeniyetlerini evrensel hukuk çerçevesinde ortaya koydukları ilan eden Devletler, Roma İmparatorluğundan bu yana üzerinde yaşadığımız coğrafya ile ilgili tasarruflarda bulunmayı hep kendilerine birinci görev kabul etmişler ve bu uğurda yüzyıllarca mücadele ederek milyonlarca insanın kanının dökülmesine sebep olmuşlardır.
Sanayi devrimi sömürü düzeni içerisinde bir milat olmuş, ortaya çıkan enerji talebini karşılamak için Batı daha da hırçınlaşarak insanlığı ayaklar altına alacak uygulamalara imza atmıştır.
Roma İmparatorluğunda sömürünün en büyük aracı “ insan ticareti “ iken bugüne geldiğimizde , Batılı güçlerin sömürmek için yola çıktıkları en önemli meta, “ petrol “ olmuştur.
Petrolün hikayesi Sümerlere kadar uzanmaktadır. Petrol bugün yeryüzünde gelişmiş ülkelerin enerji gereksinimlerinin başlıca çözüm kaynağıdır.
Son 200 yıldır Dünya Sistemi içerisindeki hemen hemen tüm kavgaların sebebi olan “ Petrol “ ün yeryüzündeki bilinen en büyük yataklarının yer aldığı Ortadoğu Bölgesinde yer alan Dünyanın 3. büyük kanıtlanmış petrol yataklarına sahip olan İran , kendi sistemi içerisinde bu varlığını korumak için devamlı bir şekilde komşu ülkelere rejimini aşılamaya çalışmaktadır.
İran hakkında böyle kısa bir girişle, İran İslam Devriminin, İran topraklarında yaşayan Azerbaycan Türk’lerinin yaşadığı alanların coğrafi koşullarını kullanarak İran İslam devriminin sürekliliğini sağlamak ve rejimin kendisine tehdit olarak algıladığı Türk unsurunu parantez içerisinde “adam etme “ “ yola getirme “ politikasının en belirgin örneklerinden biri olan Urmu Gölü Havzasında uyguladığı su politikasının ne olduğu , sonuçları ve komşu ülkelerdeki yansımalarını ele alacağız.
Öncelikle Urmu gölü hakkında genel bir bilgilendirme yapalım.
Urmiye Gölü (Farsça: دریاچه ارومیه), İran‘ın kuzeybatısında, Batı Azerbaycan Eyaleti ile Doğu Azerbaycan Eyaleti arasında bulunan tuz gölü.
37°00′ to 38°12′N; kuzey paralelleri ve 44°40′ to 45°50′E doğu boylamları arasında yer almaktadır.
İran’ın en büyük gölüdür ki aynı zamanda Dünya’nın en büyük ikinci tuz gölüdür. Göl 5,200 km² yüzölçümüne sahip olup en derin yeri yaklaşık 16 metredir. Tebriz şehri gölün kıyısındaki en büyük yerleşim yeri iken Urmiye şehri İran’ ın 10. Büyük şehridir.
51.876 Km2 lik alanda topladığı su ile İran’ ın toplam yüzey suyunun % 7 ‘ sine sahiptir.
Deniz seviyesinden 1274 metre ortalama yüksekliğe sahip Urmu gölü kapalı havza özelliği teşkil eden bir göldür.
İran Yönetiminin yanlış su politikaları sonucu Urmu Gölü kuruma ile karşı karşıya kalmış , bölgede yaşayan halk bu politikaları ne zaman protesto etse güvenlik kuvvetleri halka karşı çok sert tepkiler göstermiş bunun sonucunda bölgede 1940’lardan bu yana kültürel hakları için mücadele eden Güney Azerbaycan Davası savunucuları çalışmalarını uluslar arası boyuta taşıyarak gerçeklerin Dünya gündeminde yer alması için mücadelelerini hızlandırmışlardır.
Güney Azerbaycan Davasının önündeki en büyük engel aslında zihinlerimizde oluşturulan “ Güney Azerbaycan Davası Abd ve onunla bölgede işbirliği yapan yerel unsurların bu davayı desteklediği ve İran’ ın bölünmesi için İran’ ın içişlerine müdahale ederek , İran Yönetimine muhalif grupların kışkırtılması “ düşüncesidir.
Birçok zaman Güney Azerbaycan Davasının savunucuları bu fikrin yanlış olduğunu, Davalarının, İran’ da yaşayan Türk’lerin haklarının teslim edilmesi olduğunu defalarca birinci ağızdan ve toplumsal olaylarda Türk Topluluklarının sloganlaştırarak dile getirmesi ile yalanmış ve “ bu davanın İran Türk’ ünün namusu “ olduğunun altı çizilmiştir.
Bizlerde İran Türk’leri gibi düşünmekteyiz.
Geçmişten günümüze küresel güçler hiçbir zaman hiçbir yerde Türk’lere destek vermemişlerdir. Küresel Güçlerin Güney Azerbaycan Davasına destek verdiği söylemi derinlemesine düşünüldüğünde ne kadar saçma bir söylem olduğu ortaya çıkmaktadır. Küresel Güçler “ Türk’ün kendi millet bilincine ulaşmasını sağlayacak hiçbir olaya ve davaya geçmişte destek vermediler ve gelecekte de destek vermeyeceklerdir. “ Küresel Güçlerin sömürü düzeninin en büyük düşmanı sosyolojik olarak Ben’lik algısı üst düzey olan, Ruhlarında Bağımsızlık düşüncesi en üst seviyede belirgin olan Türk’lere destek vermesi Dünya siyasi hayatının geçmişi ile düşünce olarak zıtlık göstermektedir. Geçmiş zamanlarda Türk’ler sömürünün önündeki en büyük “engel Irk “ olarak bölgede sömürenlerin karşısında ağırlığını hissettirmiştir. Bunun en belirgin örneği Türkiye Türk’lerinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 20. Yy. başında emperyalistlere karşı başarılı bir Bağımsızlık Mücadelesi vermesi gösterebilir.
Güney Azerbaycan ‘da yaşanan Urmu Gölü Faciasının incelenmesi, bu facianın Sosyal , ekonomik, siyasal ve kültürel yansımalarının ortaya koyduğu gerçekler ışığında İran Türk’lerin içinde bulunduğu duruma ışık tutmaya çalışacağız.
Türkiye Türkçe’sindeki adı Urmiye olan Urmu gölü İran Yönetimi için neden bu kadar önem arz etmektedir ?
Bu sorunun en belirgin cevabı , Gölün çevresindeki nüfus yapısında yatmaktadır.
Gölün çevresinde yaşayan insanlar Azerbaycan Türk’üdür.
Urmiye Gölü’nün kıyısında kurulmuş olan Urmiye şehri, İran’da Tebriz’den sonra Azerbaycan Türklerinin en yoğun olarak yaşadığı şehir olmanın yanında İran’ın 10. büyük şehridir. Urmiye şehrinde ve çevresinde yaşayan nüfusun yüzde 90’ı Türk’tür.
Gölün kuruması ile etkilenecek insan sayısı yaklaşık 14 Milyondur. İran parlamentosu Urmu Gölünün kurumasının önüne geçmek için ortaya koyulan çalışmalara geçit vermemektedir. Göle su aktarılması için yapılan çalışmalara izin vermeyerek aslında gölün kurumasını istediğini ironik olarak ifade etmektedirler.
İran yönetimi gölün kurumaması için projeler geliştirmiş bunları onaylamış fakat bir türlü hayata geçirmemiştir. Bu projeleri hayata geçirmediği gibi Urmu gölünü besleyen ana damar görevi gören akarsuların üzerine 36 adet baraj, su bentleri inşa etmiş ve planlaması yapılan benzer yapıların projeleri devam etmektedir.
İran Yönetimi, Uluslar arası onaylanmış anlaşmaları hiçe sayarak kendi ideolojik çıkarları için coğrafi koşulları değiştirerek insanlar üzerinde etkili asimilasyon politikası uygulamayı kendisine model olarak seçmiştir.
Urmu gölü kuruduğu zaman havzasında oluşacak ekolojik faciadan sadece gölün çevresindeki insanlar etkilenmeyecek yakın komşu ülkelerde, ki Türkiye bunların içerisinde, tarım havzaları da etkilenecektir.
Geçmiş Yıllardan bugüne Urmu Gölü Su Seviyesi ( Şekil 1 )
Urmu gölü bugün itibari eldeki verilere göre 1976 yılından bu güne kadar yüzde 60 oranında küçülmüştür yani büyük bir kuruma söz konusudur. Bu ekolojik bir facianın yanı sıra sosyo ekonomik açından bölge ve yakın komşuları için bu felaket demektir. Nedeni ise kurumanın sonucunda oluşan tuz çölündeki tuz kristalleri rüzgar vasıtası ile tarım arazilerine meralara taşınacak ve bitki türleri değişecektir. Tarım ve Tarıma bağlı sektörlerde çalışan İnsanlar göç etmek zorunda kalacaklardır. Aslında İran rejiminin de istediği budur. İnsanlar doğal yollardan göç etsinler , çünkü Farisilere göre bu insanlar ( Türkler ) Soydaşlarına yakın oturduğu müddetçe Rejimin sürekliliği devamlı bir şekilde tehdit altındadır.
İran’ın Zanjan Üniversitesi’nden Muhsin Ahadnejad Reveshty ve Japonya’nın Chiba Üniversitesi’nden Yoshihisa Maruyama’nın ortaklaşa yaptıkları araştırmada 1976-2008 yılları arasında Urmiye Gölü’nde meydana gelen seviye değişikliklerini incelediklerinde yakın bir gelecekte ürkütücü bir durumla karşı karşıya kalınacağını bilimsel verilerle ortaya koymuşlardır. Uzaktan algılama metodlarıyla uydu verilerinin incelenmesi sonucunda 1999-2009 yılları arasında Urmiye Gölü’nün alanı 5277 km2 azalmış, su seviyesinde 5 metreye varan seviye düşmesi yaşanmıştır. Bu eğilim devam ederse 2019 yılında göl alanı yaklaşık 2000 km2 azaltılmış olacaktır.
2011 yılında elde edilen görüntülerde de, Urmiye Gölü’nün 1/3 oranında daraldığı görülmektedir.
Güney Azerbaycan Millî Hareketi’ni, Güney Azerbaycan’da yaşanan sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal ve çevresel süreç doğurmuştur.
Urmiye Gölü ve çevresinde yaşananlar, Güney Azerbaycan Millî Hareketi’nin doğal yaşam konusunda da hassaslaşmasına yol açmıştır.
İran dışında, şimdiye kadar, Almanya’nın Yeşiller Partisi, İran hükümeti tarafından yanlış politikalar ve kötü yönetim sonucu gölün kuruması ile ilgili olarak barışçıl çevre gösterisi yapan insanlara kötü davranışı kınayan bir bildiri yayınladı.
Urmiye Gölünün kurutulması çalışmaların karşısında olmak her Dünya Vatandaşı için bir görev iken Türk Milliyetçileri için ise bu bir zorunluluktur.
Dünyanın hangi coğrafyasında yaşarsa yaşasın bir tek Türk’ ün sorunu Dünya üzerinde yaşayan Bütün Türk’lerin Sorunu olmadıkça Turan’ a erişmek ve yolunda yürümek sadece hayaldir.
Saygılarımla
Gültekin PARLAK.
Kaynakça :
http://petrol.nedir.com/
http://www.energyworld.com.tr/root.vol?title=dunya-petadrol-readzeradvi-toplam-13-triladyon-vaadril&exec=page&nid=336260
http://www.opec.org/opec_web/en/data_graphs/330.htm
http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/163.htm
http://irananaliz.wordpress.com/2012/04/22/irandan-sii-partilere-talimat-maliki-yerinde-kalacak/
http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2011/sep/08/battle-save-iran-lake-orumieh
http://www.unesco.org/mabdb/br/brdir/directory/biores.asp?code=IRA+07&mode=all
http://en.wikipedia.org/wiki/Lake_Urmia
http://en.wikipedia.org/wiki/Urmia
http://www.mehrnews.com/fa/NewsDetail.aspx?NewsID=1234990
http://lake-urmia.blogspot.com/2012/03/urmiye-golu-kurursa-turklugun-ak.html
http://urmiana.com/Urmianae1.pdf
İlk yayın : http://xn--trkiyegndemi-dlbg.com/yazar/urmu-golu-faciasi-ozelinde-somurgeciliginin-bolgemizde-yansimalarina-kisa-bir-bakis-117.html
هیچ نظری موجود نیست:
ارسال یک نظر