‏نمایش پست‌ها با برچسب Tuz. نمایش همه پست‌ها
‏نمایش پست‌ها با برچسب Tuz. نمایش همه پست‌ها

۱۳۹۱/۱۲/۲۸

Urmiye der ki, “Susuzam”


Dr. Akgün İlhan* – Orta Doğu’nun “yakıcı” gündeminde kaynayıp giden ama savaşlardan çok daha “yakıcı” sonuç doğurabilecek ekolojik felakete dikkat çekmek gerekiyor. Türkiye-İran sınırının yanı başındaki Urmu Gölü, Tahran tarafından kurumaya terk edildi. Gölü besleyen akarsulara yapılan barajlar çevrenin hızla çölleşmesine yol açıyor. Yöre halkını dinleyen yok, zira bütün bunlar bölgenin siyasi haritasına damgasını vuran Türklere karşı uygulanan sindirme politikasının bir parçası… Fiziki harita ise başka alarm veriyor: Orta Doğu “tuz fırtınası” tehdidi altında.
İran topraklarının kuzey batısında Türkiye sınırına yakın bir yerde bir göl var. Adı Urmiye. İsmini duyduğumda ilk işim internette fotoğraf aramak oldu. Gölün içinde “Osman’ın Yumruğu” adlı bir kaya ile “Artemia” denen bir  canlının fotoğraflarına rastladım. Derken öğrendim ki Orta Doğu’nun en büyük tuzlu gölü hızla kuruyormuş. Fotoğraflar dehşet vericiydi. Gölün tabanı tuzla kaplanmıştı.  Çevre kasaba ve köyleri tuz fırtınası tehdidi altındaydı. Elbette gölün insanlarını merak ettim. Nasıl bir hayat yaşarlar, neye benzerler diye bir fotoğraf aradım. Ne hikmetse bir tane bulamadım. Göremediğim bu insanlarla  buluşmak için çıktım yola. Önce Tahran’da doğa ve yerel kültürleri koruma organizasyonlarıyla buluştum. Göle gitmek istediğimi söylediğimde Tahranlı arkadaşlarım “ortam karışık; bir de yabancısın, gözünün yaşına bakmaz casus diye içeri atarlar” deyip beni uyardı. Söz konusu İran Hükümeti olunca insan tedirgin oluyor tabi. Ama merakıma bırakıp kendimi, düştüm yola.
Güney Azerbaycan’a yolculuk
Urmiye Gölü’nün etrafını çeviren üç şehirden biri olan Tebriz’de beni Ekrem karşılayacak. Ekrem gümüşi kısa saçlarıyla güzel bir genç Türk feminist. Beni Urmiye Gölü’nü savunmaktan suçlu bulunduğu için iki seneye yakın hapis yatmış bir aktivistin evine götürecek. Biniyoruz bir taksiye. Yolda düşünüyorum; bir insan Allah’ın bir gölü için İran hükümetiyle ters düşmeyi ve hapislerde yatmayı nasıl göze alır?
Gelin gidek ağlayak, Urmu Gölü’nü doldurak!
Aktivistin kod adı Elman. Gerçek adını ise bir kaç gün sonra öğreneceğim. 28 yaşında. Beni şüphe ve dikkat karışımı bir bakışla süzüyor. “Burada rahat olabilirsin” diye başımdaki örtüyü gösteriyor. Birlikte gölün başına gelenleri protesto gösterilerinin ve yürüyüşlerinin kayıtlarına bakıyoruz. “Urmu Gölü can verir, parlamento katline ferman verir!”, “Azerbaycan uyuma, tarihine sahip çık!” “Gelin gidek ağlayak, Urmu Gölü’nü doldurak!” diye slogan atıyor yürüyenler. Bir saatlik sohbetin ardından, yeni yüzler beliriyor evde. Her biri gölü korumaya çalışırken başına gelenleri anlatıyor. Polis defalarca tutuklamış ve Azerbaycan Türkçesice “zindan” denilen hapse atmış. Zindan denilince abartı sanılmasın. Bazıları kırbaç cezası bile almış. Benim konuşabildiklerim senet imzalayarak hapis cezasını ertelediği için dışarda olanlar. İçerde daha onlarcası var. Soruyorum “sizi tutuklama nedenleri nedir?”. “İran’da neden aranmaz ki tutuklamak için” diyor hepsi birden.
“Vatan haini değil, vatanseveriz”
Güntay “bizi vatan haini olmakla suçladılar” diyerek başlıyor söze. “Oysa biz vatanımızı sevdiğimiz için gölümüzü korumak istiyoruz” diyor. Bir ara 70 yaşlarında kasketli, örgü yelekli bir adam giriyor içeri. Herkes ayağa kalkıyor. Adı Üstad Hasan. O bir müzik adamı. Onu bile göz altına almışlar. Sebep de Urmiye Gölü’ne Türkü besteleyip bir düğünde söylemesi. Sonunda suçsuz bulunmuş ama bu sefer de damat düğününde bu şarkının okunmasına izin verdiği için 6 ay hapis cezası almış. Üstad gidince, diğer Hasan “herşey hakimiyetin planı” diye başlıyor söze. Hakimiyet derken İran hükümetini kastediyor. “Biz Türklerini kendilerinden saymıyorlar. Bu nedenle gölü de kendi gölleri saymazlar”. Hasan’a göre hükümet gerçekten istese Aras Nehri’nden su çekip gölü tekrar canlandırabilir. Nitekim böyle bir proje ile yetkililere başvurulmuş ama çok maliyetli olacağı gerekçesi ile reddedilmiş. “Hazar Denizi’nden yüzlerce kilometrelik borularla Orta İran’a su taşıyacak projeye 4 milyar dolarlık bütçe ayırmayı biliyorlar tabi” diye ekliyor.
“Gölü kurutan onu besleyen akarsulara kurulmuş barajlar” 
Urmiye Gölü’nün kurumaya başlamasının en önemli nedeni gölü besleyen on üç nehrin üzerine kurulan kırka yakın baraj. Bir zamanlar göle dökülen Şeher Çayı’na kurulmuş barajı görmeye gidiyoruz. Çevredekilerle konuşuyorum. İnsanlar barajdan şikayetçi. Biri “bunu niye kurdular bilmiyoruz” diyor. Diğeri devam ediyor “ne doğru düzgün elektrik üretir, ne de suyunun bize bir faydası olur”. Bir başkası “geçenlerde burada serinlemek için yüzenler boğulup öldü” diyor. Baraj gölünün etrafı insan boyunu aşan tellerle çevrili. Tellerin ardından baraj gölüne bakarken, betondan büyük bir anıt görüyorum. Dev bir damla şeklinde. Barajı kuranlar dikmiş bu betonu oraya. Soruyorum “bu ne böyle?”. Elman “inşaatcılar bunu niye dikmişler buraya bilmem ama bizim için bu, Urmu Gölü için döktüğümüz gözyaşıdır” diye cevaplıyor. Önceleri gölün etrafında sadece susuz tarım yapılırken, barajların kurulmasıyla birlikte sulu tarım iyice artmış. Pek çok çiftçi geçimlik tarımı bırakıp, sadece orkide gibi daha yüksek para getirisi olan ürünler yetiştirmeye başlamış. Bir de son on yıldır küresel iklim değişikliğinin etkisiyle yağışlar azalınca göl iyice kuruyup, su yerini tuza bırakmış.
Göl olmuş çöl…
Barajın yanından ayrılıyoruz. İstikametimiz meşhur Urmiye Gölü. Saatte 60 km hızla giden arabanın içinde bir saat boyunca gördüğümüz tek manzara, bembeyaz parlayan ve gözümüzü kamaştıran tuz. Çok değil 25-30 yıl önce herkesin suyunda serinleyip kıyısında güneşlendiği göl, artık uçsuz bucaksız bir tuz çölü. Göz alan bu beyazlık ufukta yavaşça mavi gökle birleşiyor. Bir zamanlar etrafı suyla çevrili adacıklar artık sıradan tepelere dönüşmüş. Bir saatin sonunda nihayet su görünüyor. Arabayı durdurup hem suya yaklaşmak, hem de fotoğraf çekmek için çıkıyorum dışarı. Elman ve yoldaşları da fırlıyor ardımdan. Onlar poz verir gibi yapacak, ben ancak öyle çekeceğim fotoğrafları. “Şüphelenmesin kimse” diyor Ferdin. Gerçi şüphelenecek bir Allah’ın kulu da yok etrafta. Sahipsizliğini anlatırcasına ne bir insan, ne de bir başka canlı var bizden başka. Tuz her yanı kavurmuş. Su kıpkırmızı olmuş, kanıyor. Soruyorum nedenini. Üniversitede coğrafya bölümünde okuyan Ferdin cevaplıyor “sel sularıyla taşınan topraktan böyle kırmızı su”.
Orta Doğu tuz fırtınası tehdidi altında 
Yapılan araştırmalara göre göl tabınında 8 milyar ton tuz birikmiş. Rüzgarın ve fırtınanın etkisiyle taşınan tuzun 500 km çaplı bir alanda hem insanları, hem de tarımı olumsuz etkileyerek muazzam bir zehirlenmeye yol açması şans değil, an meselesi. Pek çok ekolojist, aktivist ve hatta hükümet yetkilisi böyle bir felaketin sadece göl etrafındaki değil, Azerbaycan, Ermenistan, Irak ve Türkiye’deki yerleşim birimlerini de etkileyeceğini biliyor. Bu çapta bir ekolojik felaketin toplu göçlere ve politik çalkantıların eksik olmadığı Orta Doğu’da çeşitli ihtilaflara neden olacağı aşikar. Ancak tehdit dört ülkeyi ilgilendirmesine rağmen, İran Hükümeti Teftiş Kurulu başkanı Muhammedi’nin sözleri manidar. 5 Haziran 2012 Dünya Çevre Günü’nde Tebriz de dahil olmak üzere dünyanın çeşitli kentinlerinde göle olanları protesto için düzenlenen etkinliklere ithafen şöyle diyor: “Madem uzmanlar gölün durumunun ciddi olduğunu düşünüyor, o zaman milli bütçeden pay isteyeceklerine bölgenin kendi bütçesiyle bu sorunu çözsünler”. Böylece herkesi etkileyecek bir sorunun yükü gölün insanlarına yıkılıyor.
Karanlık gelecek senaryolarından bahsederken, “herşey 2006 yılında başladı” diye söze giriyor Fatima. Enerjik genç bir avukat. Urmu Gölü’nü savunurken başı hükümetle belaya girenlerin avukatlığına adamış kendini. “Hükümet Türkleri hep hor gördü. İran’da filmlerde Türkler ya hizmetçi ya da çöpçüdür. 2006’da gazetede bizi aşağılayan bir haber son damla oldu. Üniversitelerde bu olayı protesto eden gençler zindanlara atıldı” diyor. Güntay ise Urmu Gölü meselesinin ilk kez 90’lı yıllarda gazeteciler tarafından gündeme getirildiğinden, daha sonra üniversitelerin konuyla ilgili bazı araştırmalar yapmaya başladığından bahsediyor.  “Ancak ülkede üniversiteler de özgür değil ki. Bu konuda araştırma yapmak da, halkı bilgilendirmek de yasak” diyor. Aslında gölün fiziksel durum tespitine yönelik çeşitli araştırmalar var ama bunların hiçbiri meselenin sosyal boyutuna değinmiyor.
“Gölün başına gelenler, bizim başımıza gelenlerin aynası”  
Yeni istikamet göle 20 dakika mesafedeki “sulu düzlük” anlamına gelen Sulduz kasabası. Orada yedi sene önce Urmiye Gölü’nü ve kimliklerini savunurken öldürülen gençlerin mezarları başında bir anma töreni var. O törene katılacağız. Yolda üç kez araba değiştiriyoruz. Elman  telefonunu bir açıp bir kapıyor. Birileri ile konuşuyor. Ferdin arabadan inip ankesörlü telefondan birilerini arıyor. Sulduz’un girişini polis tutmuş. Mecburen başka yerden gireceğiz. Varıyoruz bakıyoruz ki diğer girişte de asker var. Çaresiz geri dönüp, arabayı kuytu bir yere park edip bekliyoruz. Yoğun bir telefon trafiğinin ardından o gece Sulduz’da nerede kalacağımız belli oluyor. İbrahim’in evi müsaitmiş. Ona gitmeden bir kaç eve daha konuk oluyoruz. Herkes gölle birlikte aslında kendi kaderini anlatıyor.
Kalacağımız eve vardığımızda saat gecenin onbiri olmuş. İbrahim 40 yaşında uzun boylu güleç yüzlü bir adam. Elman’ın mapus arkadaşı. Eşi, üç çocuğu ve anasıyla birlikte yaşıyor. Gece ikiye kadar sohbet ediyoruz. Hepsi de göl konusunda uzman seviyesinde bilgiye sahip. Her biri başka bir yönünü anlatıyor olup bitenin. Onlar için bu bir kimliğin ölüm kalım mücadelesi. “Gölün başına gelenler, bizim başımıza gelenlerin aynası” diyor Fatima. İbrahim söze giriyor “hakimiyet bizi nasıl unuttuysa, gölümüzü de öyle sahipsiz bıraktı. İster ki Azeri halkı da aynı bu göl gibi kuruyup gitsin. İster ki göl kurusun, biz de Tebriz’e ya da Tahran’a göç edelim. Orada esas kimliğimizi kaybedelim”.
“Bizim için tüm haklar bir bütün”
Gecenin ilerleyen saatlerinde aramıza katılan konuklarla birlikte, söz Güney Azerbaycan politikasına geliyor. Biri “Türkiye bize hiç destek olmadı” derken, öbürü “sanki Azerbaycan çok oldu” diye söze karışıyor. “Küresel desteğin önemi” ile “kendimizden başka çıkış yolu yok” ekseninde gidip geliyor konuşmalar. Bir ara konuklardan birine Urmu Gölü’nün kurumasını Güney Azerbaycan’ın politik söylemine nasıl dahil ettiklerini soruyorum. Bana anlamaz gözlerle bakıyor ve diyor “göl de biziz, toprak da. Sen neyi soruyorsun almadım”. Elman söze giriyor “bizim için kadının hakkı, erkeğin hakkı, gölün hakkı, kurdun kuşun hakkı ve anadilde eğitim hakkı bir bütün. Bunları hiç ayrı düşünmedik ki” diyor. Dünyanın pek çok ülkesinde toprağını, yaşam kaynaklarını ve kimliklerini bir bütün olarak koruyan pek çok insanla tanışmış olan ben, suyu topraktan, toprağı da insandan ayrı gören şehirli zihniyetime bir kez daha şaşıyorum. 
Ertesi sabah hep birlikte yapılan bir yer sofrası kahvaltısının ardından Tebriz’den ayrılıyorum. Ardımda başka bir diyar daha bırakırken, gönlümde yeni bir kapı açıyorum Urmu Gölü’nün bu mücadeleci insanlarına…
* Bu yazı ilk kez Express dergisinin 131. sayısında (Ekim-Kasım-Aralık) yayınlandı. sanal Ortamda kaynak
Umut Urmulu: yazıda “Azeri” sözü ve kavramı biz Türklere bir tür sayğısılk olduğu için Türk sözüile değiştirilmiştir. Bizler Ne Azeriyiz ve ne Azerbaycanli bizlerin Ulusal,etnik kimlik vs ismimiz yanlız Türkdür . 

۱۳۹۱/۰۵/۰۴

Scientists Warn of Dangers of Shrinking Lake Urmia


Lake Urmia is a salt lake in northwestern Iran, near Iran’s border with Turkey. The lake is between the Iranian provinces of East Azerbaijan and West Azerbaijan, west of the southern portion of the similarly shaped Caspian Sea. It is the largest lake in the Middle East, and the third largest salt water lake on earth. Lake Urmia is home to some 212 species of birds, 41 reptiles, 7 amphibians, and 27 species of mammals,including the yellow deer. It is an internationally registered protected area as both a UNESCO Biosphere Reserve and a Ramsar site. The Iranian Dept. of Environment has designated most of the lake as a "National Park". Lake Urmia has 102 islands. For a Turkish transcription of a list of their names, see this link.
The lake is a major barrier between two of the most important cities in West Azerbaijan and East Azerbaijan provinces, Urmia and Tabriz. A bridge across the lake was completed in 2008 (visible as a white line across the middle of the lake). However, experts have warned that the construction of the causeway and bridge, together with a series of ecological factors, will eventually lead to the drying up of the lake, turning it into a salt marsh which will directly affect the climate of the region.
Lake Urmia has been shrinking for a long time, with an annual evaporation rate of 0.6m to 1m (24 to 39 inches). Although measures are now being taken to reverse the trend the lake has shrunk by 60 percent and could disappear entirely.
source

۱۳۹۱/۰۵/۰۳

Urmiye Gölü Qurumasi ve Buludlari Toxumlamaq

Güney Azərbaycan, Urmiye: öncəki Günlərədə Urmiye Gölündən başlayan Duz Fırtınlarından çəkilən Görüntülər və Sosyal medyada paylaşdıqdan sonra Türk Ulusu və iran Dövləti qonuyu daha fərqli açıdan dəyərləndirmiş oldular.
Güney Azərbaycan və Türk Ulus Urmiye Gölündə Görülən Duz fırtınalarını başlanqıcını söyləyərək iran dövləti isə durumu kökdən inkar edib və qonuyu Buldu Toxumlamaq (cloud seeding) kimin içi boş sözlərlər dəyişmiş oldu.
Urmiye Gölündə Duz fırtınalar başladı mi? Türklərın ən önəmli və Gündəlik sorusudur ancaq iran dövləti bu soruyu yanıt verməkdən qaçmaqdadır.
Qüşqüsüz isti havalar başladıqdan sonra Urmiye Gölünün durumu hər gün daha gərginləşməkdədir, ancaq bu gərginliğə rağmən iran dövləti tərs propaganda yapmaqla Topluma yön verməkdədir.
eləcə milyunlarca ayrılan xəyali bücdələr, Araz çayından Urmiye Gölünü su gətirmə tasarısı, Bolduları Tuxumlamaq vs hər gün iran Tuğralı (rəsmi)medyasina reklam olmaqdadır, ancaq Urmiye Gölünün hər gün daha bir addım Qurumaya yaxınlaşmasında bu sözlərin sonuc olaraq görünür.
neçə Gün olur iran dövləti, Urmiye Gölünün ölümünü önləmək üçün Buludlari Toxumlamaq tasarısını gündəmə gətrimişdir, tərəfsiz Doğa və çevrə uzmanlarına görə bu olay yanlız bir reklam amaclı yapılmış olaydır və Urmiye Gölündə heç bir etgisi yoxdur. 
iranin Turğalı çevre və Doğa uzmanlarından məməd Dərviş iranin çevrə və Doağ Düşərgələrilə verdiği raporda qonuyu toxunmuşdur, bu söyləm Lake Urmia News düşərgəsi tərəfindən latin Türkcəyə çevrilmişdir:
Əyər Bulud Toxumlamaq tasarısı Urmiye Gölündə dəyişklər gətirmişsə iran dövləti bilimsəl olaraq qonuya aydınlıq gətirməlidir, bölgədə yağış oranı çox önəmlidir. dəyişiklik varmi yoxsa yox? mənə görə Buludlari Toxumlamaq Urmiye Gölündə etgisi yoxdur və olmayacaqdır.
neçə vaxt bundan öncə iran dövləti tərəfindən bir Rapor yayılmış və yağış oranının Nisan ayındna çox olduğu gündəmə gəlmiş ancaq baxıldığında Nisan Ayı zatən bölgənin Yağış normal yağma sürəcində yer alır və Buludlari Toxumlamaqla ilgisi yoxdur. iran dövləti çevre və Doğa örgütlerindən sorumlu olanlar Haziran və Temmuz aylarında Urmiye gölününün su hövzəsində Buludlari Toxumlamaq tasarısını başlamışlar. əyər gərçəkdən bu tasarı Urmiye Gölündə etgili isə bu ayların yağış oranı bilimsəl bir ortamda aydınlıq gətirilməlidir. 
adını çəkdiğimiz aylarda bölgə yağış oranı 5-7 mm olub və əyər buludlari toxumlamaqla bu oranda etgili olmuşu onu söyləməliyik, ancaq mənə görə etgili dəyildir, örnək isə dünyanin başqa ölkələridir. 
dünyada bir çox ölkədə bu olay olmuş ancaq doğru sonuclar doğurmamış, ABD, Rusiyə, İsrail qonuila ilgili ən önəmli örnəklər sayılırlar. bu ölkələrin heç birində istənildiği qədər Bulud Toxumlamaq tasarısı etgili olmamış və doğrusu bir yapay yağış yaradılmış ancaq qonuyu bilimsəl olaraq incələdiğiniz zaman görünr bir başqa bölgədə sorun çevre vı Doğa yaradılmış.
dərvişə Görə Urmiye Gölünün durumu ötəki ilə Görə daha gərgin olacaqdır və Yerlı Ulus bunun yaxşıca fərqindədir, ancaq dövlət hələ durumu görməməzlikdən gəlməktədir.
Farca söyləşin qaynağı: http://tinyurl.com/dxhy2ez

۱۳۹۱/۰۴/۳۰

Tarkana Çağrı: Urmiye Gölünün Sesi ol!


kaç Gün bundan önce Türkiye medyasinda Tanınmış Türk Sanatçı Tarkanin Türkiyenin Burdur Gölünün Korumak için aldığı tavırı okuyarak gerçekten çok mutlu oldum.
bir Türk sanatçının Yaşadığı çevre ve Doğaya verdiği önemi Tarkanin bu işinde iyice hiss etdim.
Ünül insanlar Toplum ve medya ilgisini çekerek böyle konularla ilgilendikleri zaman toplum ve medyani ister istemez sorun alanına çekmiş olurlar, Tarkanda Burdur Gölü kuruma sorununu medyaya taışmak için ve Ulusun dikketini çekmek için bu adımı atmış, iyi ki bu adımı atmıştır.
Burdur Gölü nerede?
belki Güney Azerbaycan ve iran sınırlarında bulunan Türkler için Burdur Gölü bir azcık tanınmamış ola, Burdur Gölü Türkiyenin Isparta ve Göller bölgesi Arasında bulunmaktadır. Göl, Burdur şehir Merkezin çok yakındır. Budrur Gölü Büyüklük açısından Türkiyenin yedinci Böyük Gölü olaraq tanınıyor.
Budur Gölü bizim Urmiye Gölümüz gibi Tuzlu bir Göldür ve aynen Urmiye Gölü gibi Kurumakla karşıdır. Burdur Gölü bugün üçte birisi kurumuş ve doğa ve çevre Uzmanlarına Göre böyele giderse 2040 yılanadek Budrur Gölü tam kuruyacaktır.
Ünlü Türk Sanatçı Tarkan Burdur Gölü çevresinde olmakla Burdur Gölünün Sesi olmuş ve onun Yaşamının tehlikede olduğunu bir kez daha Toplumu ve medyaya aktarmştır.     
bildindiği gibi Türkiyede olan Burdur Göl Gibi bir tanede Güney Azerbaycan sınırları içerisinde Tuzlu Göl Bulunmakta. Güney Azerbaycanda bulunan Tuzlu Göl ise Urmiye Gölüdür.
Urmiye Gölü Nerede?
Türkieyden sonra en çok Türkçe konuşan insanın Yaşadığı ülkede iranda bulunmaktadır. Urmiye Gölü iranin Kuzeybatısında ve Batı Azerbaycan eyalet ile Doğu Azerbaycan Eyaleti Arasında bulunmaktadır. Yerlı Türk Halkı Urmu Gölü diye çağırıyor.  Urmiye Gölü Türkiyenin Van Gölünden 147 km uzaklıkta ve Dünyanin ikinci Tuz Gölüdür, Ancak şimdi Urmiye Gölü yüz ölçümünün üçde birisini kayb etmiş ve bir Tuz Çölüne çevrilmiştir.
Doğa ve çevre uzmanların dediğine Göre Urmiye Gölü kumak nedeni sayısızca seddlerin tikilmesi, yanlış su yönetimi vb olarak tanımlanıyor. iran Devleti her Türlü olarak Urmiye Gölü sorununu dünya ve bölge Uluslarını duymasına izin vermiyor, kaç ay bundan önce Tebriz, Urmiye ve kaç Türk şehirinde Urmiye Gölünün kurumasila ilgili Türk ulusu çevresel gösteriler yapmış ancak çok sayıda öğrenci, çevre dostu tutsak olmuştur.
Tarafsiz Doğa ve çevre uzmanlarinin dediğine dayanarak durumu böyle giderse Urmiye Gölü 5 yıl içerisinde kuruyacaktır, Urmiye Gölü kuruyrusa birinci hetapta 6 milyun insan bölgeni terk etmek zorudna kalacaklar, ikinci hetpta ise 13 milyun ve ...
şimdi Ünlü Sanatçımız Tarkandan bir Ricada bulunmaktayam 
Urmiye Gölünün Sesi ol!
nasıl ki Türkiyenin Burdur Gölünün sesi oldunu bizim Urmiye Gölününde sesini duyub ve çevre dostlarını sesini ilete bilersiniz, belki böylesine Urmiye Gölü sorunu hakında bölge Ulusları daha dikkatli olarak Urmiye Gölünün önemi belli ola.
Sanatçımızın çok Sayıda Güney Azerbaycan ve iranda seveni var ve yemin ediyorum Urmiye gölü hakında bir adım atarsa sevenlerinin sayısına artmış oalcaklar.
















۱۳۹۱/۰۴/۱۶

Urmiye Gölü için Çalın


Merhaba, ben Umud Urmulu
Doğa için Çal Qrupu Özel sitesinde çok Güzel ve kıssacası konuyu şöyle özetlemişsiniz:
Küresel iklim değişikliği bir dert; seller, taşkınlar, buzulların erimesi, kıyıların denizler tarafından yutulması ihtimali, kuraklık... Çok şey sadece günü kurtarmaya yönelik.. Doğayı yok sayarak yapılan her şey, geleceğimizi biraz daha belirsizleştiriyor. Komik olan, korunmak doğanın umurunda bile değil. O nasıl olsa, öyle ya da böyle var olacak... Vay bizim halimize... İklim değişiklikleri, seller, taşkınlar, bunlar dünya kabuk bağladığından bu yana hep var ama son yüz yılın grafikleri öncekilerle benzerlik göstermiyor, kendi elimizle yaptıklarımızın, bu kötü gidişe direkt etkisi var. Önceleri düşe kalka yaşıyorduk, artık kıçımızın üstünde hızla kaymaya başladık. İşin bilimiyle uğraşan herkes bu konuda hem fikir. Çevreci hareketler, bu gidişi durdurulması gerektiğini herkese anlatmaya çalışıyor.
Dünyanın çivisini çıkaranlar kadar, bunu seyretmekle yetinenler de benzer biçimde sorumluysa, çözümler bulmak ve uygulamak zorundaysak, her vesile ile hatırlamalı, hatırlatmalıyız.... Hem değişim gerektiğini bilip, hem "Şöyle yap, böyle yap" laflarını dinlemediğimize göre, "ne yapmalıyım" diye düşünmek gerektiğini her dinlediğinde hatırlatan bir müzik işe yarar mı? En azından konunun farkında olanlar için, arka planda fazladan bir vicdan azabı durumu yaratır mı?
"Birlikten kuvvet doğar" mı? Tek tek düşündüğümüz, anlatmaya çalıştıklarımız, hep birlikte, bir ucundan tutarak ortaya konduğunda verdiği enerji artar mı?
Yazıma son söylediğiniz sözle başlamak istiyorum, Evet söyeldiğiniz Gibi Kuvvet ve Güç birlikden Doğar, ancak bu güç durumun ve bir sorunun hangı büyütü taşıdığının farkında olmadan Doğamaz. Bölgemizin və bəlki şimdiki çağımızın en büyük çevre ve Doğa sorunu hakında konuşmak istiyorum, Kıssacası size sunulan bu yazının amacını anlatmak istiyorum.
Urmiye Gölü Nerede?
Bildindiği gibi iranda tarihsel Azerbaycanin bir kısımı bulunmakta, biz kendimiz Coğrafi olarak ona Güney Azerbaycan adlandrıyoruz. Türkieyden sonra Dünayda en çok Türkçe konuşan insanin yaşadığı bölge Güney Azerbaycan Dediğimiz şimdi iranin resmi idari yapısında kaç Vilayete Bölünmüş ve Azerbaycan Dediğimiz Coğrafi yapıdan yanlız iki Vilayet(Batı ve Doğu Azerbaycan) kalmıştır. Batı Azerbaycanda Urmiye Gölü Dediğimiz bir Göl bulunmaktadır. Urmiye Şehiri Tebrizden sonra iranin en büyük ikinci Türk şehiridir ancak kürt, Ermeni, Asuri ve başka etnik quruplar şehirin 10-15% yapısını teşkit etmektedirler. 
Urmiye Gölü Türkiyenin Van Gölünden 160 km uzakta ve Su Hazvası 52.000 km2 lik bir alanı kapsamaktadır. Urmiye Gölünün Yüz Ölçümü değişik iklim kurallarına Göre 5000-6000 km2 aralarında değişmektedir.Urmiye Gölü iranin birinci ve dünyanın ikinci en büyük Tuz Gölüdür. Urmiye Gölü 1967 ci ilde UNESCO Örgütünün insan ve Biyosfer tarafindan Koruma altına alınmıştır, ancak iran devletinin yanlış su yönetimi nedenile bugün Urmiye Gölü 60% kurumuştur. Urmiye Gölünün şimdiki yüz ölçümü 2000 km2 olarak ne kader küçülmesini göstermektedir.    
Urmiye Gölü Sorunu bölgemizin ve belki çağımızın en büyük çevre ve Doğa Sorunu Gözükmektedir, elce kaç ay bundan önce United Nations Environment Programme (UNEP) Urmiye Gölü ile ilgili bir bililsel çalışama hazirlayib ve dünya kamusuna sundu, sunulan bilmsel çalışamda Urmiye Gölünün bölge halki ve Dünyada ne kader önem taşıdğı ve onun kurumasıla yaranan felaketin büyütünü bir daha ortay çikmiş oldu ancak bütün bu çabalara rağmen Urmiye Gölü sorunu kardeş ülke Türkiyede olduğu gibi tanınmamaktadır ve üzüleek çok insan Urmiye Gölünün nerede olduğun bile bilmiyor.
Urmiye Gölü sorunu çok büyütlü bir sorundur, elece Sosyal, Ekonomik, Siyasal, Ekotorizm, çevresel, Doğa, Etniksel ve büyütları bulunmaktadır.
Urmiye Gölünde Artemia Urmiana diye bir Canli Yaşamakta, bu Canlı dünayda bir tek Urmiye Gölünde yaşıyor ve iran devleti terefinden ishitsal olarak Dünya piyasalarına sunulur, Artemia Urmianin piyasa değeri çok fazla, Şimdi kaç yıl oluyor Urmiye Gölünde bir tane Artemia bulunmamaktadır ve bölgeye ağır bir Ekonomi darbesi vurulmuştur.  
Urmiye Gölü var olması nedenile bölgeye her yıl çok sayısda binlerce dışarıdan Turist gelib ve bölge Ulusu Turist gelirlerile kendi ekonomik yaşamını sağlamaktaydı ancak şimdi bu durum söz konusu değildir ve bölge Ulusunun Turizm geleri 0 olmuş durumda. 
Urmiye Gölü bölge halkının Gündelik yaşamınd rol oynamaktadır, Urmiye şehiri halki ve tüm Türk halkı her yıl havalar sıcak olduğu zaman  Urmiye Gölü kıyılarında akın etmekte ve üç ay boyunca halk Denizden faydalanmaktadır.
Urmiye Gölü Tuz Gölü olmasına Rağmen Güneşin enerjisini alarak bölgenin hava dengesini kormakta önem taşımaktadır.  
Urmiye Gölü iranda bulunan Türklere Göre bir siyasi sorun haline gelmiş ve iran fars hakimiyeti bu sorunu iranda bulunan Türklere karşı kullanmaktadır. Eyer Urmiye Gölü kuruyursa bölgede yaşayan Türkler hepsi göçmek zorudna kalacaklar ve Güney Azerbaycan diye bir Vatan Anlayışı Türklerden alınacaktır. Urmiye, Tebriz ve bir kaç Türk şehirinde halk Urmiye Gölü kuruma nedeni için kaç kere çevresel gösteri yapmıştır ancak her bir keresinde iran devleti bu çevresel gösterileri sert bir biçimde bastırmıştır, bu çevresel gösterilerde çok sayıda Türk insanimiz tutsak olmuştur. 
Tarihsel olarak iran bir Türk yurdudur, Türkler iranda bin yıllar hanedanlık yapıb ve kendi devletleri olmuştur, ancak 100 yıldır bu gelenek Rekib olan farslara keçmiştir. Türkler Urmiye Gölünün Kurumasını iranda Türk kimliyinin yok olması adlandırıyorlar. 
Şimdi Urmiye Gölü kuruyrusa ne olacak?
Dünya ve Bölgede Tarfsiz Doğa ve çevre uzmanlarına Göre Urmiye Gölü kurumasıla birlikte birinci hetabda 1.5 milyon, ikinci hetabta 6 milyon ve zaman içerisinde bölgede bulunan tüm halk Göç etmek zorudna kalcaktır.
Urmiye Gölü bir tuzlu Göl olduğu için Tuz fırtınaları yakın zaman yaşamı felc edcektır.
Tuz fırtınaları esdığı zaman Hava kırlıklığı olacak ve nefes çekmek insanlar için zor olacaıtır.
Bölgenin bitki ürtümü tümüile aradan kalkacaktır ve bir sözle Güney Azerbaycan Çöl olacaktır.
Güneş Urmiye Gölü kuruduğu sürçte Tuzlara çarptığı zaman büyük bir enerji hava ve Doğaya geri dönerek bölgenin sıcaklığının artmasına neden olacaktır, bu Sıcaklığın artışı şimdi 10 yıl olur bölgede görülmektedir.
Urmiye Gölü kurudukdan sonra bölgede çeşitli kanserler (Cilt, nefes siteminde, Akciğer vs) yayılacaktır.
Şimdi Doğa için Çal Grupundan ricam ve önerim nedir?
Urmiye için Çalın 
Kardeş ülke Türkiye Ulusu , doğa ve Çevre Dernekleri, medya vs Urmiye Gölünde ne olub bitğinden haberi yok ,ancak bu bilgisizlik yakın geleckete bizim dışımıza Türkiye çeşitli sorunlar yaratacaktır, öte yanadn sorun yaratamasa bile Urmiye Gölü bir çevre ve Doğa sorunu olarak çevre sever insanların haberdar olamsı gerekir sizden ricam budur Urmiye Gölünün Sesi olub ve Urmiye Gölü için bir şarkı ifa edesiniz, böyelsine belki Türkiye Ulusu bir kere olsa bile Urmiye gölünü isimini duyarak merak etsin bu Göl dünyanın neresinde.
Son olarak eyer yazıda Türkçeile ilgili yanlışlıkar varsa üzür diliyorum, bizde Türkçe yasak olduğu için yanlız sanal ortamda Türkçeni öğreniyoruz. 
Sayğılarımla  Umud Urmulu

۱۳۹۱/۰۴/۰۷

Urmiye Gölü Faciası …


URMU GÖLÜ FACİASI IŞIĞINDA SÖMÜRGECİLİĞİNİN BÖLGEMİZDE YANSIMALARINA KISA BİR BAKIŞ…
Kendisini gelişmiş toplumlar olarak adlandıran, medeniyetlerini evrensel hukuk çerçevesinde ortaya koydukları ilan eden Devletler, Roma İmparatorluğundan bu yana üzerinde yaşadığımız coğrafya ile ilgili tasarruflarda bulunmayı hep kendilerine birinci görev kabul etmişler ve bu uğurda yüzyıllarca mücadele ederek milyonlarca insanın kanının dökülmesine sebep olmuşlardır.
Sanayi devrimi sömürü düzeni içerisinde bir milat olmuş, ortaya çıkan enerji talebini karşılamak için Batı daha da hırçınlaşarak insanlığı ayaklar altına alacak uygulamalara imza atmıştır.
Roma İmparatorluğunda sömürünün en büyük aracı “ insan ticareti “ iken bugüne geldiğimizde , Batılı güçlerin sömürmek için yola çıktıkları en önemli meta, “ petrol “ olmuştur.
Petrolün hikayesi Sümerlere kadar uzanmaktadır. Petrol bugün yeryüzünde gelişmiş ülkelerin enerji gereksinimlerinin başlıca çözüm kaynağıdır.
Son 200 yıldır Dünya Sistemi içerisindeki hemen hemen tüm kavgaların sebebi olan “ Petrol “  ün yeryüzündeki bilinen en büyük yataklarının yer aldığı Ortadoğu Bölgesinde yer alan Dünyanın 3. büyük kanıtlanmış petrol yataklarına sahip olan İran , kendi sistemi içerisinde bu varlığını korumak için devamlı bir şekilde komşu ülkelere rejimini aşılamaya çalışmaktadır.
İran hakkında böyle kısa bir girişle, İran İslam Devriminin, İran topraklarında yaşayan Azerbaycan Türk’lerinin yaşadığı alanların coğrafi koşullarını kullanarak İran İslam devriminin sürekliliğini sağlamak ve rejimin kendisine tehdit olarak algıladığı Türk unsurunu parantez içerisinde “adam etme “ “ yola getirme “ politikasının en belirgin örneklerinden biri olan Urmu Gölü Havzasında uyguladığı su politikasının ne olduğu , sonuçları ve komşu ülkelerdeki yansımalarını ele alacağız.
Öncelikle Urmu gölü hakkında genel bir bilgilendirme yapalım.
Urmiye Gölü (Farsça: دریاچه ارومیه), İran‘ın kuzeybatısında, Batı Azerbaycan Eyaleti ile Doğu Azerbaycan Eyaleti arasında bulunan tuz gölü.
37°00′ to 38°12′N; kuzey paralelleri ve 44°40′ to 45°50′E doğu boylamları arasında yer almaktadır.
İran’ın en büyük gölüdür ki aynı zamanda Dünya’nın en büyük ikinci tuz gölüdür. Göl 5,200 km² yüzölçümüne sahip olup en derin yeri yaklaşık 16 metredir. Tebriz şehri gölün kıyısındaki en büyük yerleşim yeri iken Urmiye şehri İran’ ın 10. Büyük şehridir.
51.876 Km2 lik alanda topladığı su ile İran’ ın toplam yüzey suyunun % 7 ‘ sine sahiptir.
Deniz seviyesinden 1274 metre ortalama yüksekliğe sahip Urmu gölü kapalı havza özelliği teşkil eden bir göldür.
İran Yönetiminin yanlış su politikaları sonucu Urmu Gölü kuruma ile karşı karşıya kalmış , bölgede yaşayan halk bu politikaları ne zaman protesto etse güvenlik kuvvetleri halka karşı çok sert tepkiler göstermiş bunun sonucunda bölgede 1940’lardan bu yana kültürel hakları için mücadele eden  Güney Azerbaycan Davası savunucuları çalışmalarını uluslar arası boyuta taşıyarak gerçeklerin Dünya gündeminde yer alması için mücadelelerini hızlandırmışlardır.
Güney Azerbaycan Davasının önündeki en büyük engel aslında zihinlerimizde oluşturulan “ Güney Azerbaycan Davası Abd ve onunla bölgede işbirliği yapan yerel unsurların bu davayı desteklediği ve İran’ ın bölünmesi için İran’ ın içişlerine müdahale ederek , İran Yönetimine muhalif grupların kışkırtılması “ düşüncesidir.
Birçok zaman Güney Azerbaycan Davasının savunucuları bu fikrin yanlış olduğunu, Davalarının, İran’ da yaşayan Türk’lerin haklarının teslim edilmesi olduğunu defalarca birinci ağızdan ve toplumsal olaylarda Türk Topluluklarının sloganlaştırarak dile getirmesi ile yalanmış ve “ bu davanın İran Türk’ ünün namusu “ olduğunun altı çizilmiştir.
Bizlerde İran Türk’leri gibi düşünmekteyiz.
Geçmişten günümüze küresel güçler hiçbir zaman hiçbir yerde Türk’lere destek vermemişlerdir. Küresel Güçlerin Güney Azerbaycan Davasına destek verdiği söylemi derinlemesine düşünüldüğünde ne kadar saçma bir söylem olduğu ortaya çıkmaktadır. Küresel Güçler “ Türk’ün kendi millet bilincine ulaşmasını sağlayacak hiçbir olaya ve davaya geçmişte destek vermediler ve gelecekte de destek vermeyeceklerdir. “  Küresel Güçlerin sömürü düzeninin en büyük düşmanı sosyolojik olarak Ben’lik algısı üst düzey olan, Ruhlarında Bağımsızlık düşüncesi en üst seviyede belirgin olan Türk’lere destek vermesi Dünya siyasi hayatının geçmişi ile düşünce olarak zıtlık göstermektedir. Geçmiş zamanlarda Türk’ler sömürünün önündeki en büyük “engel Irk “ olarak bölgede sömürenlerin karşısında ağırlığını hissettirmiştir. Bunun en belirgin örneği Türkiye Türk’lerinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 20. Yy. başında emperyalistlere karşı başarılı bir  Bağımsızlık Mücadelesi vermesi gösterebilir.
Güney Azerbaycan ‘da yaşanan Urmu Gölü Faciasının incelenmesi, bu facianın Sosyal , ekonomik, siyasal ve kültürel yansımalarının ortaya koyduğu gerçekler ışığında İran Türk’lerin içinde bulunduğu duruma ışık tutmaya çalışacağız.
Türkiye Türkçe’sindeki adı Urmiye olan Urmu gölü İran Yönetimi için neden bu kadar önem arz etmektedir ?
Bu sorunun en belirgin cevabı , Gölün çevresindeki nüfus yapısında yatmaktadır.
Gölün çevresinde yaşayan insanlar Azerbaycan Türk’üdür.
Urmiye Gölü’nün kıyısında kurulmuş olan Urmiye şehri, İran’da Tebriz’den sonra Azerbaycan Türklerinin en yoğun olarak yaşadığı şehir olmanın yanında İran’ın 10. büyük şehridir. Urmiye şehrinde ve çevresinde yaşayan nüfusun yüzde 90’ı Türk’tür.
Gölün kuruması ile etkilenecek insan sayısı yaklaşık 14 Milyondur. İran parlamentosu Urmu Gölünün kurumasının önüne geçmek için ortaya koyulan çalışmalara geçit vermemektedir. Göle su aktarılması için yapılan çalışmalara izin vermeyerek aslında gölün kurumasını istediğini ironik olarak ifade etmektedirler.
İran yönetimi gölün kurumaması için projeler geliştirmiş bunları onaylamış fakat bir türlü hayata geçirmemiştir. Bu projeleri hayata geçirmediği gibi Urmu gölünü besleyen ana damar görevi gören akarsuların üzerine 36 adet baraj, su bentleri inşa etmiş ve planlaması yapılan benzer yapıların projeleri devam etmektedir.
İran Yönetimi, Uluslar arası onaylanmış anlaşmaları hiçe sayarak kendi ideolojik çıkarları için coğrafi koşulları değiştirerek insanlar üzerinde etkili asimilasyon politikası uygulamayı kendisine model olarak seçmiştir.
Urmu gölü kuruduğu zaman havzasında oluşacak ekolojik faciadan sadece gölün çevresindeki insanlar etkilenmeyecek yakın komşu ülkelerde, ki Türkiye bunların içerisinde, tarım havzaları da etkilenecektir.
Geçmiş Yıllardan bugüne Urmu Gölü Su Seviyesi ( Şekil 1 ) 
Urmu gölü bugün itibari eldeki verilere göre 1976 yılından bu güne kadar yüzde 60 oranında küçülmüştür yani büyük bir kuruma söz konusudur. Bu ekolojik bir facianın yanı sıra sosyo ekonomik açından bölge ve yakın komşuları için bu felaket demektir. Nedeni ise kurumanın sonucunda oluşan tuz çölündeki tuz kristalleri rüzgar vasıtası ile tarım arazilerine meralara taşınacak ve bitki türleri değişecektir. Tarım ve Tarıma bağlı sektörlerde çalışan İnsanlar göç etmek zorunda kalacaklardır. Aslında İran rejiminin de istediği budur. İnsanlar doğal yollardan göç etsinler , çünkü Farisilere göre bu insanlar ( Türkler ) Soydaşlarına yakın oturduğu müddetçe Rejimin sürekliliği devamlı bir şekilde tehdit altındadır.
İran’ın Zanjan Üniversitesi’nden Muhsin Ahadnejad Reveshty ve Japonya’nın Chiba Üniversitesi’nden Yoshihisa Maruyama’nın ortaklaşa yaptıkları araştırmada 1976-2008 yılları arasında Urmiye Gölü’nde meydana gelen seviye değişikliklerini incelediklerinde yakın bir gelecekte ürkütücü bir durumla karşı karşıya kalınacağını bilimsel verilerle ortaya koymuşlardır. Uzaktan algılama metodlarıyla uydu verilerinin incelenmesi sonucunda 1999-2009 yılları arasında Urmiye Gölü’nün alanı 5277 km2 azalmış, su seviyesinde 5 metreye varan seviye düşmesi yaşanmıştır. Bu eğilim devam ederse 2019 yılında göl alanı yaklaşık 2000 km2 azaltılmış olacaktır.
2011 yılında elde edilen görüntülerde de, Urmiye Gölü’nün 1/3 oranında daraldığı görülmektedir.
Güney Azerbaycan Millî Hareketi’ni, Güney Azerbaycan’da yaşanan sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal ve çevresel süreç doğurmuştur.
Urmiye Gölü ve çevresinde yaşananlar, Güney Azerbaycan Millî Hareketi’nin doğal yaşam konusunda da hassaslaşmasına yol açmıştır.
İran dışında, şimdiye kadar, Almanya’nın Yeşiller Partisi, İran hükümeti tarafından yanlış politikalar ve kötü yönetim sonucu gölün kuruması ile ilgili olarak barışçıl çevre gösterisi yapan insanlara kötü davranışı kınayan bir bildiri yayınladı.
Urmiye Gölünün kurutulması çalışmaların karşısında olmak her Dünya Vatandaşı için bir görev iken Türk Milliyetçileri için ise bu bir zorunluluktur.
Dünyanın hangi coğrafyasında yaşarsa yaşasın bir tek Türk’ ün sorunu Dünya üzerinde yaşayan Bütün Türk’lerin Sorunu olmadıkça Turan’ a erişmek ve yolunda yürümek sadece hayaldir.
Saygılarımla
Gültekin PARLAK.
Kaynakça        :
http://petrol.nedir.com/
http://www.energyworld.com.tr/root.vol?title=dunya-petadrol-readzeradvi-toplam-13-triladyon-vaadril&exec=page&nid=336260
http://www.opec.org/opec_web/en/data_graphs/330.htm
http://www.opec.org/opec_web/en/about_us/163.htm
http://irananaliz.wordpress.com/2012/04/22/irandan-sii-partilere-talimat-maliki-yerinde-kalacak/
http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2011/sep/08/battle-save-iran-lake-orumieh
http://www.unesco.org/mabdb/br/brdir/directory/biores.asp?code=IRA+07&mode=all
http://en.wikipedia.org/wiki/Lake_Urmia
http://en.wikipedia.org/wiki/Urmia
http://www.mehrnews.com/fa/NewsDetail.aspx?NewsID=1234990
http://lake-urmia.blogspot.com/2012/03/urmiye-golu-kurursa-turklugun-ak.html
http://urmiana.com/Urmianae1.pdf
İlk yayın : http://xn--trkiyegndemi-dlbg.com/yazar/urmu-golu-faciasi-ozelinde-somurgeciliginin-bolgemizde-yansimalarina-kisa-bir-bakis-117.html

۱۳۸۹/۱۰/۲۹

Urmiye Gölünü Gərgin Durumu. Duzun yoğunluğu hər liter Suda 400 Qram olubdur


Urmiye Gölünün Durumu dahada Gərginləşibdir. Duzun yoğunluğu hər liter Suda 400 Qram olubdur.
Urmiye Şəhəri: Batı Azərbaycan Əyalətinin Çevrə Örgütnün başxani Urmiye Gölünün Durumu daha Gərgin duruma yetişib xatirladarkən. Belə söylədi ki hər liter suda 400 Qram Duz Yoğunluğu var.
Hüseyn Abbasnejad iranin mehr Xəbər Ajansina verdığı Danışıqda belə söyləyib ki: normal durumda Urmiye gölünün duz yoğunluğu hər bir litrdə 180-250 Qaram olur. Ancaq üzülərək Yağışların az yağmasından dolayı Urmiye gölünün Gərgin durumuda davam edir. O Urmiye Gölünün Köpüklənməsinin nədənini də Suda yoğunluğu artırılan Duzlardan Qaynaqlanmasini vurğulayibdir. Abbasnejad deyibki indi ki durumda bu Ulusal parkin Qurumasinin önünü almaq üçün bəzi işlər olunub və Görülməkdədir!?
Abbasnejad Buludlarin Toxumlanmasi (Cloud Seeding)qonusunda belə deyib ki: Batı Azərbaycanda bu Planin icra olunamsi üçün Araştırmalar olub və bitib! Və ən yaxın zamanda Urmiye Şəhərində Buludlar Toxumnalacaqdir(Cloud Seeding).
Batı Azərbaycan Çevrə Örgütnün başxani Urmiye – Təbriz Şəhərləri arasında Vorulan körpü və onun Urmiye Gölünün Qurudmasi qonsuunda etgisi olub ya yox belə dedi ki: bu qonuda indiyədək çoxlu fərqli döşüncələr və görüşlər paylaşılıbdır ancaq mən sanıram bu körp Urmiye Gölünün qurumasinda ilgilisi yoxdur!?
Ababsnejad dedi ki bu körpünün vurulmasi yanlız Urmiye gölünün Suyunun dönməsində oynami (Rol) olubdur ki çalışırıq Urmiye tərəfəindən bir 500 metrlik kanal vuraq.
Çevrə Uzmanlarinin Urmiye Gölü qonusunda yaydıqları və araştırdıqları bilgilərə Görə 12 ildir ki Urmiye Gölünün Suyu hər il ötən ildən daha azalibdir. 
Urmiye Gölü Azərbaycanin və iranin ən böyük Ulusal və çevrəsel Gölüdür ki neçə il olur ki qurumaqla qarşı-qarşıyadır. Çevrə uzmanlari 5 ilin içində Urmiye Gölünün Quruamsindan Xəbər veriblər.
Fasrca xəbərin qaynaqi: http://tinyurl.com/5u73d7v
Türkcə latincəyə çevirən: Urmulu Umud